4 Ekim 2017 Çarşamba

BERLIN

 


Yeşil , yeşiil yemyeşil 


Peşinden mi koşuyorum da karşıma çıkıyor ya da evren ,iç sesimi duyuyorda mı buyur bakalım diyor anlamış değilim .Yeşil yemyeşil , hatta mevsim gereği biraz sarı ,enlem gereği ıslak BERLIN. 

Gezgin bloglarını okuyup dersime çalıştığımdan şehrin fiziki durumu hakkında hatta map sayesinde binaların dış görüntüleri hakkında bilgim vardı .Blog yayınlarının yararını bir kez daha yaşamış biri olarak gider gitmez ulaşım bileti aldım ve kaybolmaya karar verdim, insanların arasında.

Doğup büyüdüğüm "geçmişi güzel "İstanbul 'da aktif olarak yollarda olan biri için Berlin nefes alma yeri .İstanbul'da arayıp bulamadığım park , bahçe , rüzgar  sesi ,oksijen dolu derin nefesler , kahvenin / ekmeğin koklanabilen mis kokusu gibi tüm duyularıma hitap eden bir sürü şey vardı bu şehirde. 

Hani babalar vardır hiç bir şeyden haberi yok zannedeceğiniz kadar sessiz ete süte karışmaz ama başınız sıkıştıp konuştuğunuzda aslında her şeyi bildiğine şaştığınız. Hani kocaman , büyük büsbüyük de sarılınca içinde küçücük kaldığınız . Hani başka dünyaya gönderip sakladığınız artık göremediğiniz halde her an iliklerinizde hissettiğiniz. İşte bunun gibiydi Berlin. 

Kocaman büsbüyük kaybolasılık , hiç sesi yok hep fısıltı halinde ama var olan düzene uymazsanız kaşlarını çatacak gibi ,levhalar işaretlerle sana yol gösterip güven veren aslında kendini kaybetmene izin vermeyen. 

Eylül ayının son haftasında yaptığım bu seyahati böyle mübala etmem tuhaf gelebilir belki lakin toplu yaşam mücadelesi verilen İstanbul'dan ne kadar bezmişim Siz anlayın. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder